BİR BÜYÜK ADAMA SELAM
Doktor Emilio P. Ridge o gün iyice yorulmuştu. Yetmiş dört yaşındaydı ve o ılık bahar günü küçük muayenehanesindeki masasının başında yorgun halde otururken gençliğinde büyük işler başarmak üzere kurduğu planları düşünüyordu.
Oysa hayat umduğu şekilde gitmemiş, ne ünlü bir doktor olabilmiş, ne de büyük bir hastane kurabilmişti. Kırk yıldır bu küçük şehirde yaşıyor, kırk yıl önce ne tür hastalara bakıyorsa gene aynısını yapıyordu. Parmağı kesilen veya başı ağrıyan hastalar, acil vakalar ve doğumlar için gece yarısı yatağından uyandırılmalar derken, bu küçük kasabada kırk yıl geçip gitmişti işte. Yıllar ilerledikçe, gün doğumunda yardımcı olduğu çocukların bugün büyüyüp çoluk çocuğa karışmalarını görmüş, bu kasabadaki kırk yıllık meslek hayatının belki en hoş anılarını bunlar oluşturmuştu.
Kapının hızlı hızlı çalmaya başlayan zili, Dr. Ridge’i dalmış olduğu bu hatıralardan uyandırdı. Kalkıp kapıyı açtı. Kapıda gözleri ışıl ışıl parlayan bir delikanlı vardı. “Buyurun” dedi Dr. Ridge.
“Şehir meydanında bir tören var efendim. Sizin de gelmenizi istiyorlar. Lütfen acele edin efendim, geç kalmayın!” diye karşılık verdi çocuk.
Bu küçük şehirde, böylesi törenler nadiren olurdu. Dr. Ridge, çocuğu sevinçle takip etti. Şehrin ana caddesine vardıklarında, çocuk, doktoru meydanın ortasına doğru getirdi ve işte o an, meydana birikmiş kasaba halkı Dr. Ridge’i çılgınca alkışlamaya başladı. Dev cüsseli iki delikanlı, doktoru omuzlarına alarak, tören için hazırlanmış bir tahtın üzerine oturttular. Daha sonra, kimi çocuk arabası süren, kimi ise çocuklarını kucaklarında taşıyan kadınlı erkekli bin kadar insan, sırayla doktorun önünden geçip onu selamladılar.
Bir saat önce muayenehanesinde oturup hayatında büyük işler başaramadığını düşünen doktor, şimdi gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamıyordu. Sırayla önünden geçen bu insanların hepsinin doğumunda Dr. Ridge hazır bulunmuştu. Şimdi onlar, hayatının kırk senesini insanlara hizmetle geçiren bir büyük adamı selamlıyorlardı...