EN İYİ BUĞDAY
En iyi buğday yarışmasına senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler. Çiftçi, bu sırrın kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi.
Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar; “Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sordular.
Çiftçi:
“Neden olmasın?” dedi. “Bilmiyor musunuz; rüzgâr, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”
Hayat aslında budur; başkalarıyla paylaşmak ve başkaları için de iyi olanı istemek, isteyebilmek kadar yüksek bir olgunluk gösterebilmek.
Özellikle çocuklarımız söz konusu olduğunda bir başka çocuğun da kendi çocuklarımız kadar iyi yetişmesi, iyi eğitim alması, iyi bir ailede büyümesi, insan, vatan, millet sevgisi hissetmesi bu açıdan çok önemlidir. Çünkü çocuklarımız hayatları boyunca herhangi bir yerde, herhangi bir ortamda karşılaşabilirler.
Matematik işlemlerinde artı ve eksi değerlerdeki sayıları çarptığınızda sonuç her zaman eksidir. Topladığınızda büyük olan değer kazanır. Sizin çocuğunuzun kazandığı değerlerin her zaman daha büyük olduğundan emin olamazsınız. Karşısındaki insanın eksi de olsa kazandığı değer büyükse kaybeden taraf olabilirsiniz.
Bütün yaptıklarımızın kumdan kaleler gibi yıkılmasını istemiyorsak başka çocukların da kendi çocuğumuz gibi iyi yetişmesini sağlamak zorundayız.