e-kekemelik Platformu İle Türkiye'nin Her Yerindeyiz
Tüm duyurular için lütfen tıklayınız.
Tüm danışan görüşlerimizi okumak için tıklayınız. Görüş yazmak için tıklayınız.
Serdar Hocam, konuşmamı düzeltip hayallerimi gerçekleştirdiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem a... Devamı Serdal Turhan
Serdar Hocam, konuşmamı düzeltip hayallerimi gerçekleştirdiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem a... Devamı
Armoni Dil & Konuşma Merkezinde almış olduğum 5 aylık eğitim sonrasında akıcı konuşabiliyorum. Hayal... Devamı
Merhaba Armoni ailesi,Serdar ve Ebrar hocam.Ilık bir Kıbrıs sabahından hepinize selamlar.Benim ve be... Devamı Hüseyin Baykın
Merhaba Armoni ailesi,Serdar ve Ebrar hocam.Ilık bir Kıbrıs sabahından hepinize selamlar.Benim ve be... Devamı
Eğitimimi tamamladığım zamandan bu yana hayatımda birçok şey değişti. Hocalarıma çok teşekkür ediyor... Devamı Nilgün Saygın
Eğitimimi tamamladığım zamandan bu yana hayatımda birçok şey değişti. Hocalarıma çok teşekkür ediyor... Devamı
Çok yararlı ve eğlenceli zaman geçirdim. Sayenizde artık rahatça konuşabiliyorum. Her şey için çok t... Devamı HAKAN TEKE
Çok yararlı ve eğlenceli zaman geçirdim. Sayenizde artık rahatça konuşabiliyorum. Her şey için çok t... Devamı
serdar hocam çok kararsız geldim merkezinize fakat imkansızı gerçekleştirdim...olmazsın dediler yapa... Devamı
Rahat ve huzurlu bir şekilde öğretmenlik yapıyorsam bunu Serdar Hocama borçluyum. Çok teşekkür ederi... Devamı Ender Akman
Rahat ve huzurlu bir şekilde öğretmenlik yapıyorsam bunu Serdar Hocama borçluyum. Çok teşekkür ederi... Devamı
Kekemelik gibi insanın beynini kemiren bir sorundan beni kurtardığınız için size binlerce teşekkür.... Devamı Canan Soma
Kekemelik gibi insanın beynini kemiren bir sorundan beni kurtardığınız için size binlerce teşekkür.... Devamı
Kekemelik problemi yaşadığım için neredeyse 2 yıl boyunca iş bulamadım. Beni bu kekemelik sorunundan... Devamı Mustafa Elmas
Kekemelik problemi yaşadığım için neredeyse 2 yıl boyunca iş bulamadım. Beni bu kekemelik sorunundan... Devamı
Armoni Konuşma Merkezi'ne gitmeden önce en az 4 yere gidip farklı eğitimler aldım. Fakat hiç birind... Devamı
Armoni'ye gelmeden önce çok kötü bir hayatım vardı, çok içime kapanıktım. Ama artık çok rahatım. Teş... Devamı Okan Kaluş
Armoni'ye gelmeden önce çok kötü bir hayatım vardı, çok içime kapanıktım. Ama artık çok rahatım. Teş... Devamı
merhabalar ben Derin..Serdar abiyi ve bu metodu tanımadan önce birçok yerde kekemeliğimi yenmeye çal... Devamı Derin
merhabalar ben Derin..Serdar abiyi ve bu metodu tanımadan önce birçok yerde kekemeliğimi yenmeye çal... Devamı
23 yaşındayım ve yaklaşık 17 sene kekemelik problemi yaşadım. Geçen sene gittiğim Armoni konuşma mer... Devamı
Serdar Kılınçlar' a 8 yaşındaki kızıma kazandırdığı akıcı konuşma becerisi için binlerce teşekkür. Y... Devamı
Kekemelik, kekemelik, kekemelik !!! Beynimi çürüten bu üç kelimeden beni kurtardığı için Serdar ve E... Devamı
Rahat ve akıcı bir şekilde konuşmamı serdar hocama ve ebrar hocama borçluyum.Özgüvenimi bana geri ka... Devamı İrem
Rahat ve akıcı bir şekilde konuşmamı serdar hocama ve ebrar hocama borçluyum.Özgüvenimi bana geri ka... Devamı
Kesinlikle ve ısrarla tavsiye ediyorum. 33 yaşındayım ve yaklaşık 27 yıl kekemelik problemi yaşadıkt... Devamı Hasan Giray Şahin
Kesinlikle ve ısrarla tavsiye ediyorum. 33 yaşındayım ve yaklaşık 27 yıl kekemelik problemi yaşadıkt... Devamı
Aslında fazla söze gerek yok tek kelimeyle teşekkürler... Devamı Aslıhan özcan
Aslında fazla söze gerek yok tek kelimeyle teşekkürler... Devamı
Serdar Kılınçlar Hocam'a beni kekemelik problemimden kurtardığı için çok teşekkür ederim. Ebrar hoca... Devamı Murat tosun
Serdar Kılınçlar Hocam'a beni kekemelik problemimden kurtardığı için çok teşekkür ederim. Ebrar hoca... Devamı
Armoni konuşma merkezine gelmeden önce konuşurken zorlanıyordum ve konuşmayı biran önce bitirmeye ça... Devamı
Burada sadece konuşma sorununu çözmek dışında benim başka sorunlarıma güvensizliğime ve okulla olan ... Devamı
İlk geldiğimde çok kekeliyordum.Artık son günlerde bayağı rahatsız olmaya başlamıştım.Burası beni ço... Devamı
Buranın kendime güvenimi kazanmamda ve korkularımı yenmede önemli bir etkisi var.burada tek olmadığı... Devamı
Buraya ilk geldiğim günden itibaren bana her yönden faydalı olacağını biliyordum.Zaten araştırdığım ... Devamı
armoni konuşma merkezi.....çok da fazla söylenecek şey yok aslında.Topluluk önünde konuşuyor olmak g... Devamı
25 yasıma kadar bir cok piskolog ve konusma merkezine gittim fakat hiç biri serdar hocam kadar etkil... Devamı
16 yıldır kekemeyim ne yaptıysam konuşmam düzelmemişti kalabalık ortamda konuşmaktan korkuyorum ya d... Devamı Merve Baş
16 yıldır kekemeyim ne yaptıysam konuşmam düzelmemişti kalabalık ortamda konuşmaktan korkuyorum ya d... Devamı
Serdar hocam hocanın dibisiniz siz olmasaydınız bu kadar insan nasıl mutlu olacaktı... Devamı
hocam ne kadar tesekur etsek azdır size kekemelikten kurtarıyorsunuz insanları ayrıca bunu bir iş, m... Devamı Eray Akdeniz
hocam ne kadar tesekur etsek azdır size kekemelikten kurtarıyorsunuz insanları ayrıca bunu bir iş, m... Devamı
Kekemelik konusunda armoni konuşma merkezinden çok yarar çok yarar sağladığımı söyleyebilirim. Ancak... Devamı
Armoni konuşma merkezi sayesinde eskiye göre çok daha akıcı konuşabiliyorum.... Devamı
Kekemeliğimi bu merkez sayesinde kontrol altına alabildim. Başta Serdar Kılınçlar hocam olmak üzere ... Devamı
Az önce iş bulma mülakatına girdim ve ben eskiden kekemeydim konusu açıldı. Eve gelip 4 yıl önce git... Devamı Serkan yağız
Az önce iş bulma mülakatına girdim ve ben eskiden kekemeydim konusu açıldı. Eve gelip 4 yıl önce git... Devamı
Yaklaşık 3 yıl önce armoni konuşma merkezinden eğitim aldım. 3 yıl önce birisi ismimi sorduğunda bil... Devamı
Güzel ruhlu hocalarım, güzel enerjiniz ve kıymetli eğitiminiz için çok teşekkür ederim... Devamı E.Aydıner
Güzel ruhlu hocalarım, güzel enerjiniz ve kıymetli eğitiminiz için çok teşekkür ederim... Devamı
Serdar Hocam , Size bi can borçluyum cann bu hayatta ölene kadar dua ediceğim tek insan sensin abi k... Devamı Serdal
Serdar Hocam , Size bi can borçluyum cann bu hayatta ölene kadar dua ediceğim tek insan sensin abi k... Devamı
26 Yaşındayım 10 senedir kekemelik sorunu yaşıyordum. Özgüvenimi bana geri kazandıran serdar Hocama ... Devamı Emre ANIK
26 Yaşındayım 10 senedir kekemelik sorunu yaşıyordum. Özgüvenimi bana geri kazandıran serdar Hocama ... Devamı
serdar hocam sizin sayenizde her seyın yapılabilecegini hicbir seyın imkansız olmadığını anladım.Her... Devamı BEREN MEYAN
serdar hocam sizin sayenizde her seyın yapılabilecegini hicbir seyın imkansız olmadığını anladım.Her... Devamı
Armoni dil konuşma merkezi sadece umut veren bir yer değil sıcak yuvasıylada içimizi ısıtıyor.Yapıla... Devamı Berna
Armoni dil konuşma merkezi sadece umut veren bir yer değil sıcak yuvasıylada içimizi ısıtıyor.Yapıla... Devamı
Merkeze geldiğimde kafamda bir çok soru vardı ve cok endişeliydim acaba akıcı konusabilir miyim konu... Devamı
Serdar öğretmenimi çok seviyorum. Hepimizle çok ilgileniyor. Burası çok eğlenceli hiç sıkılmıyorum b... Devamı
Burası çok güzel bir yer. Serdar abiyi çok sevdim. Eğlenceli ve çok şakacı. Onun sayesinde konuşmam ... Devamı
Buradaki eğitim çok çok yararlı. Serdar abi sayesinde kekemelik problemimi yendim. Bu problemi yaşay... Devamı
Ben armoni dil konuşma merkezinden çok memnun kaldım. Eğitim çok yararlı. Eskiden çok kekeliyordum a... Devamı
Bu merkez sayesinde konuşmam ritim kazandı ve artık takılmadan çok hızlı ve güzel konuşabiliyorum. K... Devamı
Yarınlarımız, daha iyi kendi istediklerimizi istediğimiz gibi konuşa biliyoruz başkasına yük olmadan... Devamı
hakkinizi odeyemem.helal edin cok iyisiniz...... Devamı
Bana kazandirdiginiz bu konuşma için çok tesekkur ederim hocam, sayenizde çoğu korkularimi sizinle a... Devamı
tarfi olmayan duygular . tesekkur ederim... Devamı
Çok güzel bir iş yapıyorsunuz. Kekemelik problemi yaşayan kişilere ışık oluyorsunu... Devamı Ayşen Şeref
Çok güzel bir iş yapıyorsunuz. Kekemelik problemi yaşayan kişilere ışık oluyorsunu... Devamı
Yaklaşık altı haftadır eğitimlerinize katılıyoruz.Eğitim öncesine göre çok farklıyı... Devamı Ali Halaçoğlu
Yaklaşık altı haftadır eğitimlerinize katılıyoruz.Eğitim öncesine göre çok farklıyı... Devamı
18 yaşındayım ve yaklaşık 11 yıl boyunca kekeledim. 2013 yılında Armoni ve Serdar abi ile tanıştık. ... Devamı Hasan Güleç
18 yaşındayım ve yaklaşık 11 yıl boyunca kekeledim. 2013 yılında Armoni ve Serdar abi ile tanıştık. ... Devamı
Kekemelik problemimi yenmek için ailem yıllarca kapı kapı dolaştırdı. Armoniye geldiğimde son... Devamı Can Özge
Kekemelik problemimi yenmek için ailem yıllarca kapı kapı dolaştırdı. Armoniye geldiğimde son... Devamı
9 yaşındayım ve artık kekelemiyorum. Sınıfta rahat rahat parmak kaldırıyorum ve çok mutluyum.... Devamı mehmet ali yücel
9 yaşındayım ve artık kekelemiyorum. Sınıfta rahat rahat parmak kaldırıyorum ve çok mutluyum.... Devamı
25 yaşındayım ve 20 yıldır kekeliyorum. Eğitime başlayalı 4 ay oldu. En az yüzde 90 kekemeliğim... Devamı Emincan Ünal
25 yaşındayım ve 20 yıldır kekeliyorum. Eğitime başlayalı 4 ay oldu. En az yüzde 90 kekemeliğim... Devamı
Serdar hocanın verdiği egzersizleri düzenli olarak uygular ve kontrollü konuşmanızı bozmaz... Devamı Pelin
Serdar hocanın verdiği egzersizleri düzenli olarak uygular ve kontrollü konuşmanızı bozmaz... Devamı
Bence çok iyi bir yer burası. Serdar abi de çok neşeli bir insan. İlk konuşmam i... Devamı Batuhan Çakmak
Bence çok iyi bir yer burası. Serdar abi de çok neşeli bir insan. İlk konuşmam i... Devamı
Burada çok güzel zaman geçirdim ve artık çok ama çok rahat konuşabi... Devamı Fatih
Burada çok güzel zaman geçirdim ve artık çok ama çok rahat konuşabi... Devamı
Buradaki eğitim çok iyi ve haftalık seanslar çok eğlenceli geçiyor. Şuan ki kon... Devamı Orhan Efe Özcan
Buradaki eğitim çok iyi ve haftalık seanslar çok eğlenceli geçiyor. Şuan ki kon... Devamı
Burası çok eğlenceli ve zevkli bir yer. Konuşma sorunu olan insanların buraya gelmesini aşırı... Devamı Toprak
Burası çok eğlenceli ve zevkli bir yer. Konuşma sorunu olan insanların buraya gelmesini aşırı... Devamı
Serdar abiyi cok seviyorum, bize karşı çok olumlu bizimle bir dost ve abimiz gibi yeri geldiğ... Devamı Furkan Durmaz
Serdar abiyi cok seviyorum, bize karşı çok olumlu bizimle bir dost ve abimiz gibi yeri geldiğ... Devamı
Eğitimi çok beğendim. Buraya geldikten sonra kendime güvenim arttı. Hayatımın sonuna kad... Devamı Melike
Eğitimi çok beğendim. Buraya geldikten sonra kendime güvenim arttı. Hayatımın sonuna kad... Devamı
İlk başlarda konuşmaktan çok zorlanıyordum. Ama buraya geldikten sonra herşey çok deği... Devamı Serkan
İlk başlarda konuşmaktan çok zorlanıyordum. Ama buraya geldikten sonra herşey çok deği... Devamı
Bu eğitim sayesinde konuşmam düzeldi. Eskiden konuşurken çok kekeliyordum. Serdar abi &c... Devamı Hasan
Bu eğitim sayesinde konuşmam düzeldi. Eskiden konuşurken çok kekeliyordum. Serdar abi &c... Devamı
Danışmanın anlattıklarının gizliliği bağlamında, genellikle danışmanımın benimle paylaştıkları... Devamı Psikolog Ezher Gözün Keleş
Danışmanın anlattıklarının gizliliği bağlamında, genellikle danışmanımın benimle paylaştıkları... Devamı
6 yaşında kekeme oldum. Ailem kekemelik konusunda bana çok destek verdi. Kekemelik teda... Devamı Hasan Ay
6 yaşında kekeme oldum. Ailem kekemelik konusunda bana çok destek verdi. Kekemelik teda... Devamı
Serdar abi muhteşem bi adam, sadece grup terapisi lideri değil abi de oluyor açıkça ko... Devamı Gönül Yüksel
Serdar abi muhteşem bi adam, sadece grup terapisi lideri değil abi de oluyor açıkça ko... Devamı
Armoni öncesi yaklaşık 4 merkeze gittim ve hepsi aynıydı çok yavaş durağan bir konuşma..... Devamı Tuğçe Kapsal
Armoni öncesi yaklaşık 4 merkeze gittim ve hepsi aynıydı çok yavaş durağan bir konuşma..... Devamı
Ben bu kadar iyi bir öğretmen görmedim öğrencileriyle arkadaş gibi eğitim... Devamı Velican Çelik
Ben bu kadar iyi bir öğretmen görmedim öğrencileriyle arkadaş gibi eğitim... Devamı
Bu kadar yardımsever,insancıl ve profesyonel olduğunuz için çok teşekkür ederim. ... Devamı Aylin Payzin
Bu kadar yardımsever,insancıl ve profesyonel olduğunuz için çok teşekkür ederim. ... Devamı
Merhaba ben 22 yıldır hayatıma kekeme olarak devam ettim.Ama EZGİ, EDA ve SERDAR hocamın adını... Devamı Dilara Ercan
Merhaba ben 22 yıldır hayatıma kekeme olarak devam ettim.Ama EZGİ, EDA ve SERDAR hocamın adını... Devamı
Armoni Dil ve Konuşma Merkezine ilk geldiğimde çoğunlukla sesli harflerde çok ke... Devamı Nisan Vural
Armoni Dil ve Konuşma Merkezine ilk geldiğimde çoğunlukla sesli harflerde çok ke... Devamı
Ezgi hocadan eğitim aldım ve bana bir çok ödev verdi. Bunları yaparken çok ... Devamı Arda Demirören
Ezgi hocadan eğitim aldım ve bana bir çok ödev verdi. Bunları yaparken çok ... Devamı
Kendimi bildim bileli kekemelik sorunum var. Burası bana çok iyi geldi. Daha yolun başı... Devamı Yusuf
Kendimi bildim bileli kekemelik sorunum var. Burası bana çok iyi geldi. Daha yolun başı... Devamı
1.Çok Etkili 2.Çok Kaliteli 3.Çok Eğlenceli 4.Ço... Devamı Barış Top
1.Çok Etkili 2.Çok Kaliteli 3.Çok Eğlenceli 4.Ço... Devamı
sınıfta kitap okurken ve okuduklarımızı anlatırken çok kekeliyordum. Bu durum beni &cce... Devamı Uraz Han
sınıfta kitap okurken ve okuduklarımızı anlatırken çok kekeliyordum. Bu durum beni &cce... Devamı
Bana göre Armoni Dil ve Konuşma Merkezi çok iyi bir yer. Burada kekemelik problemi... Devamı Mehmeh Ali
Bana göre Armoni Dil ve Konuşma Merkezi çok iyi bir yer. Burada kekemelik problemi... Devamı
Ben buraya gelmeden önce kronik bir kekemeydim. Armoniden önce 2 merkeze gittim anca... Devamı Altay
Ben buraya gelmeden önce kronik bir kekemeydim. Armoniden önce 2 merkeze gittim anca... Devamı
Kekemelik için annemle ilk geldiğimizde başaracağımı hiç düşünmüy... Devamı Samet İncesoy
Kekemelik için annemle ilk geldiğimizde başaracağımı hiç düşünmüy... Devamı
Benim adım Onur. Ben burayı çok sevdim.Ezgi ve Eda abla çok iyi insanlar. iyi ki... Devamı Onur
Benim adım Onur. Ben burayı çok sevdim.Ezgi ve Eda abla çok iyi insanlar. iyi ki... Devamı
Çok iyi ve faydalı bir yer. Geldiğimden bu yana çoğu şeyin değiştiğini özg&... Devamı Hasan
Çok iyi ve faydalı bir yer. Geldiğimden bu yana çoğu şeyin değiştiğini özg&... Devamı
Ezgi hoca, Eda hoca ve Serdar abi çok iyi ve ilgililer. Akıcılığım çok ama çok ... Devamı Ahmet
Ezgi hoca, Eda hoca ve Serdar abi çok iyi ve ilgililer. Akıcılığım çok ama çok ... Devamı
Burada kendimi çok iyi hissediyorum. Buradaki herkes beni anlıyor. Benimle aynı durumda olan ... Devamı Ege Can
Burada kendimi çok iyi hissediyorum. Buradaki herkes beni anlıyor. Benimle aynı durumda olan ... Devamı
Burada daha güzel konuşmayı öğrendim. Mesela ben Almanyadan geldiğim için &cc... Devamı Halim
Burada daha güzel konuşmayı öğrendim. Mesela ben Almanyadan geldiğim için &cc... Devamı
Armoni dil ve konuşma merkezi benim daha rahat ve akıcı konuşmamı sağladı. Geçenlerde ilk def... Devamı Ahmet Şimşek
Armoni dil ve konuşma merkezi benim daha rahat ve akıcı konuşmamı sağladı. Geçenlerde ilk def... Devamı
Yaşadığım kekemelik nedeniyle armoni'ye gittim. 12 yaşındayım ve çok iyi konuşuyoru... Devamı Eşref
Yaşadığım kekemelik nedeniyle armoni'ye gittim. 12 yaşındayım ve çok iyi konuşuyoru... Devamı
Armoni Dil ve Konuşma Merkezine gittiğimden beri konuşmam çok daha akıcı oldu. Arada eg... Devamı Ömer
Armoni Dil ve Konuşma Merkezine gittiğimden beri konuşmam çok daha akıcı oldu. Arada eg... Devamı
Fen lisesinde okuyorum ve Armoni Dil ve Konuşma Merkezi ile tanışana kadar okuldaki sunumlarda... Devamı Kubilay
Fen lisesinde okuyorum ve Armoni Dil ve Konuşma Merkezi ile tanışana kadar okuldaki sunumlarda... Devamı
39 yaşındayım ve uzun yıllardır kekemeliği kabus olarak görüyordum. Ta ki Armoni dil... Devamı Ahmet Güleryüz
39 yaşındayım ve uzun yıllardır kekemeliği kabus olarak görüyordum. Ta ki Armoni dil... Devamı
Armoni'ye gitmeden önce 4 farklı kurumdan Devamı Serhat Kıran
Armoni'ye gitmeden önce 4 farklı kurumdan Devamı
Armoni'yi tesadüfen internette buldum. Aramaya çok çekindim ilk başta. ... Devamı Gülşen Onuk
Armoni'yi tesadüfen internette buldum. Aramaya çok çekindim ilk başta. ... Devamı
Devamı Fatma Hepbaytaş
Devamı
Armoniyi ilk kez 3 yıl önce internetten keşfetmiştim. Ancak o zamanlar gelmeye kendimi ha... Devamı Fatma Özge Kaya
Armoniyi ilk kez 3 yıl önce internetten keşfetmiştim. Ancak o zamanlar gelmeye kendimi ha... Devamı
Tüm yazıları görmek için lütfen tıklayınız.
Kekemelik, çok boyutlu ve birçok sebebe dayandırılabilen karmaşık bir iletişim problemidir (Ramig ve Shames,1998). Van Riper (1982) kekemeliği birçok parçası kayıp olan zor bir yapboza benzetmiştir. Bu nedenle yıllar boyunca bu probleme farklı bakış açılarını yansıtan çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bazı tanımlar kekemelik anında neler olduğu üzerinde dururken kimi tanımlar kekemeliğin nedenlerine odaklanmıştır. Kimi tanımlarsa kekemeliğin dinleyiciler ya da konuşmacılar üzerindeki etkisi üzerinde durarak kekemeliği açıklamıştır. Bazı tanımlamalarda ise bütün bu tanımlamalardan faydalanarak çok boyutlu bir bakış açısı kazandırmaya çalışılmıştır (Ramig ve Shames, 1998). Kekemeliği tanımlamaya çalışan araştırmacıların ortak bir fikir belirtememelerinin nedenlerinden biri bu davranışın farklı yönleriyle ilgilenmeleridir. Johnson (1958) tanımlamalardaki bu farklılığı altı kör adam ve fil öyküsüyle örneklendirmeye çalışmıştır. Johnson, bir fili tanımlamaya çalışan altı kör adamın altı farklı tanımlama ortaya atmalarının nedeninin her birinin filin farklı bir özelliğini değerlendirmeye çalıştığını hatta aynı özelliğe dikkat etmiş olsalar bile deneyimlerin farklılaşacağını ve yine tanımlamaların da bu yönde değişeceğini anlatarak kekemelik tanımları arasındaki farklılıkları açıklamaya çalışmıştır (akt.Silverman, 2004). Kekemelik konusunda erken tanımlardan birisi Johnson ve arkadaşlarına aittir. Johnson ve arkadaşları 1940 ve 50’ li yıllarda yürüttükleri çalışmalar doğrultusunda kekemeliği “sevimsiz, endişe verici, hipertonik kaçınma tepkisi” olarak açıklamışlardır. Diğer bir deyişle, onlara göre kekemelik, kişinin bu sorunun oluşmasını beklerken, korku duyduğunda, bu durumun beklentisiyle gerildiğinde ve sonunda bu durumdan kaçınmaya çalıştığında konuşmacının ne yaptığıdır (akt. Manning, 2010). Ancak bu tanım belirtilen özelliklerin bazılarının hatta çoğunun olmadığı durumlarda da kekemeliğin olabileceğini göz ardı ettiği için sınırlı kalmıştır (Silverman, 2004). Kekemeliğin bazı tanımları konuşmanın sadece işitilebilir yanıyla ilgilenmiştir. Örneğin, Van Riper’a göre kekemelik konuşmanın süregelen akıcılığındaki sapma ve konuşmanın ritmini sürdürmedeki yetersizliktir. Andrews ve ark. (1983) ise kekemeliğin tanımlanması için tekrar ve uzatmaların gerekli ve yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Ancak akıcı konuşmanın içinde de bu tip akıcısızlıklar görülebilmektedir. Hatta kendini akıcı konuşmacı olarak değerlendiren bazı bireyler kendilerini kekeme olarak değerlendirenlere göre daha sık bu ses uzatmalarını ve tekrarlarını sergileyebilmektedirler. Yani kekemelik anındaki akıcısızlıkla normal akıcısızlığı ve diğer akıcılık bozukluklarını ayırt etmek açısından bu tanımlamalar yetersiz bulunmuştur ve daha detaylı tanımlamalar yapılmıştır (Johnson ve ark., 1959; Johnson, 1961; Silverman, 1974; akt. Silverman, 2004). Van Riper (1982) başka bir tanımlamada motorik olarak bozulmuş bir ses, hece ya da sözcükle veya konuşmacının bu duruma tepkisiyle konuşma akışı kesildiğinde kekemeliğin meydana geldiğini belirtmiştir. Bu tanımlama sadece işitilen bir sorundan ziyade dinleyicinin bu konuşmaya tepkisine de yer vermiştir. Bloodstein (1987)’e göre kekemelerin konuşmalarındaki duraksamaları normal akıcısızlıktan ayırmanın en önemli yollarından biri kekeme kişinin konuşmasına gösterdiği tepkidir. Kekemeler akıcısızlıklarına korku ve utanç duygusuyla tepki göstermekte ve bu davranıştan kaçınmaya çalışmaktadırlar. Perkins (1990) ise tanımında kekemeliğin istem dışı doğasından bahsetmekle birlikte probleme dinleyicinin açısından yaklaşmak yerine kekeleyen kişi açısından yaklaşmıştır. Ona göre kekemelerde görülen tüm akıcısızlık tipleri normal kişilerde de görülebilmekte ve bu durumda hangisinin kekemelik olduğuyla ilgili dinleyici tahminde bulunmaktadır. Oysa kekeme kişinin bakış açısında bir değer yargısı bulunmaktadır. Kekeme kişide istem dışı duraksamalar oluşmuyorsa dinleyiciye kekemelik olarak gelen konuşmacı açısından kekemelik olarak algılanmamaktadır. Bu tanımlama, bozuk bir ifadeyi istemli bir şekilde devam ettirebilmedeki kontrol kaybının kekemeliğin temeli olduğunu kabul etmektedir. Wingate (1964) ise kekemeliğin “standart” tanımında bu problemi üç bölümde ele almıştır. İlk bölümde evrensel olarak kabul gören kekemeliğin temel özelliklerini aktarırken, ikinci ve üçüncü bölümde ifade edilmesi gereken diğer özellikler tanımlanmıştır. Buna göre ses, hece ve sözcüklerin herhangi bir hecesinde istem dışı, işitilebilir ya da sessiz tekrar ve uzatmalarla tanımlanan, sıkça gözlenen ve kolayca kontrol edilemeyen sözel ifadelerin akıcılığındaki bozulmalardır. Bazen bu akıcılık bozukluklarına konuşma düzeneği, ilişkili ya da ilişkisiz vücut yapıları veya tekrarlanan konuşma ifadelerini de kapsayan ve konuşmayla ilişkili bir çaba görünümü veren ikincil davranışlar eşlik edebilmektedir. Ayrıca utanç, heyecan, gerginlik gibi bir duygusal durumun varlığından da sıklıkla bahsedilmektedir. Ayrıca, o dönemdeki kekemelikle ilgili kaynakların çevresel konuşma mekanizmasında bazı düzensizliklerden bahsettiklerini belirterek kekemelik anı hakkında daha ayrıntılı bilgi sunmaktadır. Kekemeliğin nedenleri temel alınarak yapılan tanımlamalar genel olarak psikolojik ve fizyolojik olarak yapılan tanımlamalar şeklinde sınıflandırılabilmektedir. Bu bağlamda Murphy (1986) kekemeliği psikolojik faktörlere dayandırarak bu sorunun temelde yaşanan anksiyete ve yetersizlik duygularının bir göstergesi olduğunu belirtmiştir. Benzer biçimde Brutten ve Shomaker (1986) ise koşullu bir olumsuz duygunun ortaya çıkarttığı bir durum olarak kekemeliği tanımlamıştır (akt. Çalkılıç, 1990). Rosenfield ve Nudelman (1987) ise kekemeliğe fizyolojik açıdan yaklaşarak motor çıktıların dizilimi ve zamanlamasında bozulmaya neden olan bazı nörofizyolojik mekanizmaların bozulması olarak kekemeliği tanımlamışlardır (akt. Çalkılıç, 1990). Yine başka bir tanımda da Kehoe (1998) konuşmada kullanılan kasların önemi üzerinde durarak bu kasların konuşmayı zorlaştıracak biçimde kullanımı sonucu kekemeliğin oluştuğunu vurgulamıştır (akt. Kınalı Madanoglu, 2005). Amerikan Psikiyatri Derneği’nin yayınladığıDSM- IV kapsamında ise kekemelik, ses ve hece tekrarları, ses uzatmaları, ünlemlemeler, sözcüklerin bölünmesi, duyulabilir ya da sessiz bloklar, dolambaçlı yoldan konuşma, sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme, tek heceli sözcük yinelemeleri gibi durumlardan birinin ya da daha fazlasının sıklıkla ortaya çıktığı ve konuşma akıcılığı bozukluğu okul başarısını, mesleki başarıyı ya da toplumsal iletişimi bozduğu durumlar kapsamında ele alınmaktadır. Ayrıca konuşmayla ilgili motor ya da duyusal bir bozukluk varsa bile konuşma zorlukları genellikle bunlara eşlik edenlerden çok daha fazladır. Kekemeliğin niceliksel olarak kesin bir tanımını yapmak oldukça zor olmakla birlikte kekemelik belirli konuşma davranışları, duygular, inançlar, kendini algılama biçimi ve sosyal etkileşimin beraberce ele alınmasıyla en uygun biçimde tanımlanabilmektedir. Bu bileşenlerin her biri kişiden kişiye göre değişebilir. Ayrıca bu bileşenler birbirlerini de etkileyerek farklı ve daha karmaşık bir durum ortaya çıkarabilir. Bu nedenle özellikle son dönemlerde kekemelik çok boyutlu bir problem olarak ele alınmakta ve konuşmadaki bozuklukla beraber duygusal ve sosyal problemlere de ağırlık verilmesi önemsenmektedir.
2-6 yaş arasındaki çocukların dil gelişimleri oldukça hızlı ilerler. Bu yaş döneminde yer alan çocukların %4'ünde "Erken Kekemelik Dönemi" olarak adlandırılan konuşma problemi görülür. Bu çocukların %75'i (4 çocuktan 3 tanesi) sosyal destek sağlandığı ve doğru yaklaşım sergilendiği zaman, problemden kendiliğinden kurtulabilirler. Bu yaş döneminde yapılacak erken tanı ve önleyici müdahale yöntemlerinin de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Geriye kalan %1 'lik kısmı ise kekemelik problemini kalıcı olarak yaşamaktadır. Peki bu sosyal destek ve ailenin doğru yaklaşımı nelerdir? Aileler genellikle çocukları kekelemeye başladığında paniğe kapılırlar ve bu panikle yanlış davranışlar sergilerler. Kekemelik sorunu yaşayan çocuklarla etkileşimde aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekir. >> Müdahale Etmemek: Çocuklarınız konuşurken onu sanki normal konuşuyormuş gibi sonuna kadar dinleyin. Konuşmasını bölmeyin ve cümlesini onun yerine tamamlamayın. Kesinlikle herhangi bir uyarı yapmayın ve dışarıdan yapılmasına izin vermeyin. Amacımız küçük yaş grubunda olan çocukların konuşma problemlerini fark etmemelerini sağlamaktır. Böylece konuşamıyorum kaygısının oluşması önlenecektir. Konuşamıyorum kaygısı kekemelik problemini kalıcı hale getiren en önemli etkendir. >> Üzüntü, Eleştiri, Alay ve Ceza: Çocuğunuzun konuşma problemine onun fark edeceği şekilde üzülmek ‘’yine konuşamadım ve anne babamı üzdüm’’ şeklinde algılanacak ve çocuğunuzun konuşamama kaygısını arttıracaktır. Bir diğer konu ise çocuğunuzun konuşmasını eleştirmeniz, alay etmeniz ve cezalar vermenizdir. Bu gibi davranışlarda çocuğunuzun kaygısını arttıracak ve her konuşma başlangıcında ‘’acaba kekeleyecek miyim’’ sorusunu aklına getirecektir. >> Yaşıtlarıyla Bir Arada Bulunmasını Sağlama: Eğer çocuğunuz 3 yaşını doldurmuşsa ve şartlarınız uygunsa mutlaka kreşe ya da anaokuluna gönderin. Eğer bu mümkün değilse sık sık parka çıkarıp yaş grubuyla oyunlar oynamasını sağlayın. Yaşıtlarıyla iletişim kurması konuşma probleminin azalmasını sağlayacaktır. >> Hikaye veya Masal Okuma: Her gün en az 20 dakika çocuğunuza hikaye veya masal okuyun. Bu okumalar sırasında dikkat edilmesi gereken husus hikayenin yada masalın yavaş bir konuşma ritmiyle okunmasıdır. Amacımız çocuğun bizi örnek alarak zamanla yavaş konuşmaya başlaması ve böylece konuşmalardaki takılmaların azalmasıdır. Eğer anne babanın konuşma hızları normal konuşma hızının çok üstündeyse çocuğun bulunduğu anlarda, ev içi konuşmalarda bu hıza dikkat edilmeli ve mümkün olduğunca yavaş bir konuşma ritmine geçilmelidir. >> Oyun Oynama: Her gün en az 1 saat ( anne ile 30 dakika baba ile 30 dakika) çocuğunuzla onun istediği oyuncakla ve istediği şekilde oyunlar oynayın. Yine burada yukarıda belirtildiği gibi konuşma hızımızı oldukça düşürmemiz gerekmektedir. Burada oyunun eğitim oyuncaklarıyla değil de basit kurguları olan oyuncaklarla olması ( evcilik, tamircilik gibi) önemlidir. Çocuğunuz neyle oynamayı seviyorsa her zaman onun istediği şeyle oynayın. Unutmayın oyunlar ve oyuncaklar onların dünyasıdır. >> Televizyon ve Bilgisayar: Çocuğunuz eğer çok fazla televizyon ve bilgisayar karşısında zaman geçiriyorsa bu konuşmasının gelişimini engeller ve kekemelik problemini yenmesine engel olur. Anne babanın televizyon izleme ve bilgisayar oynama saatlerine sınır koyması gerekmektedir. >> Nefes Egzersizleri: Her gün aşağıda verilen nefes egzersizlerinden bir tanesini seçerek uygulayın. Uzun süreli bu egzersizleri uygulayabilmek için oyun haline dönüştürülmesi önemlidir. · Balon şişirme · Mum üfleme ( her seferinde mum sayısı ve mesafe arttırılır) · Pipet pamuk oyunu ( 2 pipet 1 parça pamuk) >> Dil Egzersizleri: Her gün aşağıda verilen dil egzersizlerinden bir tanesini seçerek uygulayın. Uzun süreli bu egzersizleri uygulayabilmek için oyun haline dönüştürülmesi önemlidir. Amaç dilin dışarıda hareket etmesi ve dil kaslarının güçlenmesidir. Aklınıza gelen benzer egzersizleri de uygulayabilirsiniz. · Lolipop yeme, sakız çiğneme · Dudak çevresine sürülen çikolatayı ayna karşısında yalama · Dili hareket ettirecek diğer egzersizler Not: Dil ve nefes egzersizlerinin amacı çocuğa açıklanmamalı ve yapmak istemediğinde zorlanmamalıdır. Oyunlar ve ödüllerle yapması için desteklenmelidir.
Araştırmacıların kekemeliğe dair bakış açılarındaki farklılıklar, onların tanımlamalarındaki çeşitlilikle kendini gösterdiği kadar kekemeliğin nedenlerine ilişkin görüşlerle de kendini göstermektedir. Kimi zaman araştırmacıların kekemeliğin nedenlerine dair görüşleri kısmen ya da tam olarak kekemelik tanımlamalarında kendini göstermiştir (Silverman, 2004). Böylelikle de kekemeliğin nedenlerine dair yürütülen çalışmalar bu problemin tanımlanması ve çözümü için yol gösterici olmuştur.Yıllardır süren çalışmalarla birlikte kekemelik hakkında birçok açıklama ve çözüm yolları üretilmesine rağmen bu sorun tek bir nedene bağlanamamıştır (Manning, 2001). Kekemelik insanlık tarihinde uzun bir zamandır yerini korumaktadır. Hatta Hz. Musa’nın kekeme olduğuyla ilgili tartışmalar bulunmaktadır. Kekemeliğin ilk göstergeleri “tutuk konuşma” anlamına gelen bir terimi gösteren hiyeroglif dizisi kullanan Mısırlılar tarafından öne sürülmüştür. (Faulkner, 1962). “Kekelemek” eylemi Mısır Orta Krallık’tan gelen bir öykünün bir kopyasında görülmüştür. Bu, bir iletişim bozukluğunun bilinen ilk kanıtı olarak kabul edilmektedir (Manning, 2010). Yaklaşık 5000 yıldan beri açıklamaya çalışılan kekemeliğin nedenlerine ilişkin en eski görüşlerden biri kekemeliğin ebeveyn yada çocuğun bir hata ya da suçunu cezalandırma biçimi olduğudur. Bu görüş eski mitolojik öykülere dahi yansımış ve hala bazı kültürlerde ve sosyoekonomik gruplarda geçerliliğini korumaktadır (Silverman, 2004). Milattan önce dördüncü yüzyıl dönemlerinde kekemeliğin dilin yapı ve işleyişiyle ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Yunanlı politikacı Demostenes’in o dönemlerde dilinin altına çakıl taşları koyarak kekemeliğini yenmeye çalıştığı belirtilmiştir. Bu düşünce Aristotales ve Rönesans dönemleri arasında en yaygın kabul gören görüştür. Zamanla dil kuruluğu, hareketsizliği, hyoid kemiği, sert damak, küçük dil, dil kökü gırtlakla ilgili problemler, çeşitli kafa kemikleri iç salgı bezleri/endokrin sistem ya da otonom ya da çevresel sinir sistemlerindeki sorunlar gibi vücudun diğer anatomik yapıları da kekemelikle ilişkilendirildi. Bu nedenle de sorunun çözümünde bazı ameliyat yöntemleri sıklıkla önerilmiştir (Bloodstein, 1995; Manning, 2001). Günümüzde temel olarak kekemelik teorileri dört temel grup halinde incelenebilir. Bunlardan ilki kekemeliğin psikolojik ya da duygusal bir çatışmanın bir belirtisi olarak gören psikolojik teorilerdir. İkincisi kekemeliğin başlangıcında konuşmacının bu etkinliğin zor olduğunu ve ardından akıcı konuşmaya çalıştığında kekemeliği öngörmeyi ve çabalamayı öğrendiği öğrenme teorileridir. Üçüncüsü ise konuşmacının özellikle çeşitli stres durumlarına tepki olarak konuşmacının akıcı konuşma becerisinin bozulması olarak anlatılan fizyolojik teorilerdir. Son olarak ta kekemeliğin başlangıcı ve gelişimi ile sonuç lanan faktörlerin birleşimi ile oluşturulan çok bileşenli görüşler sayılabilir(Manning, 2010).
Yoğun çalışma tempomuzdan, günlük yapılacak işlerin yoğunluğundan , veya yaşadığımız sorunlardan dolayı sürekli stres altında bulunuruz. Gelecek kaygısı ve geçmişin pişmanlığı bizleri strese sokarak rahat yaşamımızı engeller. Bu noktada stresle başa çıkabilmek, hedefe odaklanabilmek, heyecanı kontrol edebilmek nefesle mümkündür. Doğru ve düzenli nefes ile vücudumuzun yapısı ve düşünce sistemimiz değişebilir. Nefes yaşamın, yaşam sürdürmenin vazgeçilmez koşuludur. Doğru nefes almak bedeni rahatlatır, vücudun kasılmasını engeller, zihni sakinleştirir ve düşünmeyi kolaylaştırır. Doğum anından sonra kanıksandığı ve sıradan bir hale dönüştüğü için nefes aldığımızın farkına bile varmayız. Bu kanıksama ile nefesimizin kalitesini, doğruluğunu sorgulamadan nefes alıp vermemize devam ederiz. Bu nefesler giderek daha kalitesiz hale dönüşür. Nefes almamız göğüsten ve diyaframdan olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Doğduğumuzda almaya başladığımız diyafram nefesi, yaşam ilerledikçe yerini göğüs nefesine bırakır. Nefes almaktaki amaç ciğerlerimizdeki temiz hava, oksijen ve karbondioksit dengesini korumaktır. Diyaframdan alınan nefes ile ciğerlerimizin % 60’ına yakın bir kısmı oksijen ile temas ederken, göğüs nefesi ile sadece %20’lik bir kısmı oksijen ile dolmaktadır. Bu da yaşamımızı sürdürmemizi zor hale getirir.. Önemli olan başka bir nokta, beynin ihtiyaç duyduğu oksijenin karşılanmasıdır. Oksijen kapasitesi artan kişinin, fiziksel ve duygusal durumlarında önemli ölçüde ilerleme gösterdiği bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır. İçerdeki sıcak havanın dışarıdaki soğuk hava ile yer değiştirmesi vücudumuzu ve beynimizi daima dinç tutar, kişinin kendinde var olan iyileşme kapasitesinin artmasına yardımcı olur. Diyafram, bizlerin nefes alması için yaratılmış olan kas’tır. Nefes alırken diyafram kası yerine, sırt ve interkostal kaslarını kullandığımızda göğüs nefesi dediğimiz nefes alış veriş şekli ortaya çıkar. Bununla beraber ciğerlerimizin sadece üst kısmı hava ile dolar. Durağan kalan ve kullanılmayan diyaframın diğer kısmı stres ve endişe oluşumuna neden olur. Doğru ve tam bir diyafram nefesi ile stresin yok edilmesi ve yaşam enerjisinin artırılması sağlanır. Doğru alınan bir nefes ile : Ø Akciğere alınan oksijen %80-90 oranına çıkarılır. Ø Daha fazla oksijen ile hücreler yenilenir. Ø Oksijen seviyesinin fazlalaşması ile solunum yolu kanallarında iyileşme sağlanır. Ø Yüksek tansiyon ve kalp sorunlarına iyi gelir. Ø Ne kadar kaliteli nefes alırsak o kadar enerjik ve zinde oluruz. Ø Hafızayı ve metabolizmayı hızlandırır. Ø Kalp ve damarları güçlendirir. Ø Hazımsızlık ve sırt ağrılarının geçmesini sağlar. Nefes ile kişinin beyin dalgaları değişebilir. Hayatın kontrolü daha basit bir hale gelir. Vücuttaki tüm kasların ve bu kasları oluşturan hücrelerin tümü oksijenle reaksiyona geçerek enerji haline gelir. Bu enerji elde edildiğinde vücuttan atılması gereken karbondioksit çıkar. Vücudun karbondioksit ve oksijen dengesini korunur. Alınan oksijen önce kalbe, sonra kılcal damarlar yolu ile vücudun diğer kısımlarına ulaşır. Oksijeni alan kılcal damarlar eş zamanlı olarak karbondioksidi bırakır ve bu işlem sonunda rutin hale gelen oksijen- karbondioksit değiş tokuşu yapılmış olur. Ayrıca derin nefes almak bedenin dinlenmesini ve zihnin enerji ile dolmasını sağlar. Zihin ve beden uyumu sağlanarak stresten uzak durmamıza yardımcı olur. Stresli olduğumuzda beynimizin bazı bölümleri aktif olmadığı için düşünce yetimizi kaybederiz ve böylece diyafram nefesi ile oksijen- karbondioksit akışını düzenleyerek bedenimizi ve beynimizi eski haline getirebiliriz. Yanlış alınan nefes kalbin yükünü artırır. Diyafram kası yerine arka kasları kullanarak göğüs nefesi alan kişilerde, konuşma sırasında kalbe yaptığı baskı nedeniyle tıkanma, çarpıntı, tutukluluk, baş ağrısı gibi rahatsızlık yaratacak olumsuz etkiler görülebilir. Bu durum ilerledikçe kişilerde yüksek tansiyon, kalp krizi, migren gibi hastalıkların görünmesine neden olur. Doğru nefes alımı ile kalp ritminin düzenlenmesi sağlanarak kan basıncının düşmesi, dolaşımının hızlanması, sindirim sisteminin düzene girmesi, stres ve panikle baş edebilme ve uykunun düzene girmesi gibi hayatı kolaylaştıracak olumlu durumlar yaratılabilir. Tıkanmış bir nefes hayatın tıkanması, dar nefes bilinç darlığı, sığ bir nefes düşüncelerin sığ olması, kontrolsüz bir nefes hayatın kontrolsüzlüğünü, dengesiz bir nefes tepkilerin dengesiz olmasını, akciğere ulaşmayan bir nefes halsiz bir bünyeyi, dengesi az olan bir nefes yaşam süresinin kısalığını ifade eder. ‘’Kısacası nefesin kalitesi kişinin yaşam kalitesini ifade eder.’’
Kekemeliğin Tanımı Konuşma bozuklukları içinde önemli bir yer tutan kekemelik; biyolojik, genetik ve küçük yaşlarda deneyimlenen psikolojik travmalar sonucunda ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur. Bu bozulmalar, tekrarlar, uzatmalar, duraksamalar ve bunlara eşlik eden vücut hareketleri olarak adlandırılır. Kekemelik problemi yaşayan bireylerin bir bölümünün ailelerinde de kekemelik olduğu gözlemlenmiş ve günümüzde %10’luk bir kesimin bu problemi genetik olarak yaşadıkları belirlenmiştir. Ayrıca 2011 yılında Alman bilim adamlarının yaptığı bir açıklamada normalde beynin sol tarafında bulunan, akıcılıktan sorumlu konuşma merkezinin kekemelik problemi yaşayanlarda beynin sağ tarafında olduğu, bu merkezin doğuştan mı yoksa kekemelik sonrasında mı yer değiştirdiğini henüz bilmediklerini açıklamışlardır. Kekemelik genellikle 3-8 yaş arasında ortaya çıkar ve erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülür. Toplumda %1'lik bir kesimin kekemelik problemi yaşadığı düşünülmektedir. Kekemelik ilk ses ya da ilk heceyi uzatma, kelime tekrarları ve kelimeler arasında durmalar şeklinde gözlemlenir. Kekemeliğin şiddetini derecelendirmek oldukça güç bir durumdur. Çünkü kekemelik problemi yaşayan bir bireyin konuşması anlık farklılıklar gösterebilmektedir. Bu farklılıklar ‘Acaba iyi konuşabilecek miyim?’ kaygısını yaşayıp yaşamamasına göre kekemeliğin artması veya azalması olarak görülmektedir. Bireyin kaygısını arttıran bazı durum ve mekanlarda kekemelik problemini daha sık yaşadığı gözlemlenebileceği gibi hissettiği kaygı durumu da bireye göre değişim göstermektedir. Genelgeçer bir kaygı durumu belirtilmemekle birlikte, kimi bireyler yeni tanıştığı kişilerle konuşurken daha çok kaygılandıkları için kekemelik probleminin yoğunluğunun artabileceği gibi kaygı duyduğu bir ilişki içerisinde olduğu bir yakınıyla konuştuğunda da kekemelik probleminde artış görülebilmektedir. Kekemeliğin iki farklı evresi olduğu gözlemlenmektedir. İlk evre 3-6 yaş arasında görülen ve kendi kendine kekemeliğin düzelme ihtimalinin yüksek olduğu bir evredir. Bu evrede çocuklar kendilerini konuşma motivasyonu anlamında geri çekmezler. Konuşma problemi kaygısı taşımazlar ve konuşma bozukluklarının oluşturduğu psikolojik problemlerden minimum düzeyde etkilenirler. O yüzden oyun terapisi ve aile danışmanlığı gibi yöntemler kullanılarak bu problem ortadan kalkabilmektedir. İkinci evre ise 7 yaşında başlar. Çocuğun konuşma bozukluğu üzerindeki farkındalığı artar. Arkadaşlarından gelen olumsuz tepkiler psikolojik problemlerini ve kaygılarını arttırır. İkinci evredeki çocuklar da aileleriyle birlikte uzmanlardan yardım alarak bu problemi ortadan kaldırabilirler. Kekemelik Tedavisi Kekemelik nedir konusunda anlatmış olduğumuz gibi kekemeliğin iki evresi vardır ve her iki evre için ayrı yöntemler kullanılmaktadır. 1)3-6 Yaş İlk Evre Kekemelik Tedavisi; Bu evrede konuşma ve dil becerileri hala daha gelişme ve değişme aşamasında olduğu için öğrenme ve psikolojik temelli yaklaşımlar uygulanmalıdır. Erken çocukluk dönemindeki yaş aralıklarında aya göre dahi gelişim farklılığı olduğundan dolayı çocuğun yaşına ve anamnez bilgisine göre bir terapi programı uygulanması uygun görülür. Burada özellikle üzerinde durulması gereken psikolojik temelli herhangi bir kaynağı olup olmadığı ya da yakın çevresindeki kişilerden model alarak konuşma bozukluğunu öğrenip öğrenmediğidir. Eğer konuşma bozukluğunun kaynağı psikolojik temelli bir problemse yani çocukta anksiyete yaratacak herhangi bir durum varsa oyun terapisi ile sorun çözümlenebilmektedir. Diğer alternatifler için dil-konuşma terapisi uygulanması uygun olmaktadır. 2) 7 Yaş ve Üstü olan Bireyler İçin Kekemelik Tedavisi; Günümüze kadar kekemelik problemi yaşayan bireyler için bir çok tedavi yöntemi denenmiş olmakla birlikte bunların bir kısmı olumlu sonuçlar verirken, bir kısmı da başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu yöntemlerden bazılarına değinmek gerekirse; ilk olarak, 7 yaş ve üstü olan ve okuma-yazma bilen bireyler için heceleyerek kitap okuma ve doğru nefes alma yöntemi oldukça yaygın kullanılmış ve hala daha kullanılmaya devam edilmektedir. Bu yöntemde uygulanan tekniğin temeli çocukların kitap okurken metronom ya da elleriyle belirli bir ritm tutarak heceleme yaptıkları için kekeleme davranışının gözlemlenmemesine dayanmaktadır. Ancak bu yöntemin dezavantajlarından bir tanesi çocuklar ne kadar heceleyerek kitap okurlarsa okusunlar varolan kaygılarını tetikleyecek herhangi bir uyaranla karşılaştıkları anda kekemeleme problemlerinin ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Bu durum bireyin motivasyonunu düşürmekte ve tedaviye olan inancını azaltmaktadır. Kitap okurken gösterdiği performansı, konuşma davranışını gerçekleştirirken gösteremediğini fark eden birey kitap okumanın işlerliğine olan inancını da yitirir. Tedavi yöntemlerinden bir diğeri ise 1956 yılında Goldiamond tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntemin temeli kekeleyen bireyin konuşmasına bir ritim kazandırmaya dayanmaktadır. Ancak normal bir konuşma hızına yetişmeye çalışan bireye bu sistemin çok zor yerleştirilebildiği gözlemlenmiş ve bu nedenle de yeni konuşma sisteminin pekişebilmesi adına konuşmanın ilk başlarda yavaş olması gerektiğine karar verilmiştir. Tedavinin gerekliliği olan bu konuşma sisteminde bireylere ilk önce yavaş, ritimli ve akıcı bir konuşma öğretilir. Bireye bağlı olarak değişkenlik gösteren belirli bir süre bu konuşma sistemi pekiştirildikten ve bireyin yaşantı sürecindeki tüm alanlarda uygulayabildiği gözlemlendikten sonra yavaş ve ritimli olan bu konuşma hızı bireyin performansı doğrultusunda aşamalandırılarak normal bir konuşma temposuna geçiş sağlanır. Diğer tedavi yönteminde olduğu gibi bu konuşma sisteminde de okuma egzersizleri ve nefes egzersizleri çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü kekemelik problemi yaşayan hemen hemen bütün bireyler aynı zamanda doğru nefes alma konusunda da sıkıntı yaşamaktadırlar. Bu sistem bir yandan konuşma ritmini öğretirken bir yandan da doğru nefes alma ritmini de öğretmeyi ve iki ritimi doğru bir şekilde kullanmayı amaçlamaktadır. Bu konuşma sisteminin, heceleyerek ritim tutma yönteminden farkı ise anında sonuç alınabilmesidir. Ritimli konuşma sistemi 7 gün içinde kişiye öğretilebilmekte ve birey 7. günden sonra kekelemeden akıcı ve ritimli bir konuşma sistemini hayatının her alanında uygulayabilir bir hale gelmektedir. Daha sonrasında ise yaklaşık olarak üç aylık bir sürede normal konuşma hızına kavuşmaktadırlar. Fakat yaklaşık üç ay olarak öngürülen bu süre bireyin zihinsel özelliklerine ve tedaviye adaptasyon sürecine bağlı olarak değişim gösterebilmektedir. Bu tedavi yöntemlerinin yanı sıra aileleri ve yakın çevredeki kişileri konu hakkında yapılması gerekenleri anlatmak gerekmektedir. Çünkü kekemelik problemi gözlemlenmeye başlayan çocuğun ebeveynleri kaygılı ve tepkisel davranışları, çocuk tarafından gözlemlenebilmekte ve bu durum çocukta var olan kaygı durumunu arttırmaktadır. Çocuğun kaygı durumunu arttırmamak ve konuşma isteğinde geri çekilmemesini sağlamak için yapılabilecekler arasında şunlar yer alır; ? - Çocuk sabırla ve sözü kesilmeden dinlenmeli, konuşması sırasında konuşması düzeltilmemeli, 'rahatla' 'yavaş konuş' 'heyecanlanmana gerek yok' 'kekelemeden konuş' gibi sözcükler kullanılmamalıdır. Bu ve benzeri cümleler var olan kaygıyı arttırmaktadır. ? - Aile hızlı bir konuşma yerine yavaş ve tane tane bir konuşma tarzını tercih etmelidir. Konuşurken olabildiğince çocukla göz teması kurarak, yüz yüze konuşmalıdır. ? - Çocukla onun ilgisini çekecek konularda konuşarak çocuğun daha fazla konuşması sağlanmalıdır. ?Konuşması akıcı hale geldiğinde küçük ödüllerle ödüllendirilmelidir. ? - Çocukların kısa sürede istenilen konuşmaya gelemeyebileceği, bunun her çocuğa göre değişen bir süreç olduğu kabullenilmelidir. ? - Ailenin diğer üyeleri bu durum hakkında rencide edici davranışlarda bulunmamalıdır.
Tüm hikayeleri okumak için tıklayınız.
Hikaye : ÖZGÜR KUŞLAR
18 yaşın altındaki danışanlarımızın kekemelik terapileri 3 ayaklı bir tabureye benzer. Ayaklardan bir tanesi terapist, diğeri aile ve son ayak ise danışanın kendisidir. Eğer bir ayak görevini yeteri kadar ciddiye almaz gayret göstermez ise taburenin ayakta durmasına imkan yoktur.
Kekemelik yaşayan bizler, kekelediğimiz zaman büyük bir utanma duygusuna kapılırız. Oysa akıcı konuştuğumuzda övünmek için bir sebebimiz olmadığı gibi kekelediğimiz zamanlarda da utanmak için hiçbir sebebimiz yoktur.
Kendiside kekeme olan Joseph Sheehan kekemeliği buzdağına benzetmiştir. Yüzeyde olan, yani insanların görebildiği kekemelik bizim içimizde yaşadığımız kekemeliğin çok daha küçük bir parçasıdır.
Kekemelik problemi yaşayan kişilerin zaman baskılarını üzerlerinden atmaları önemli bir konudur. Bu baskı bizi daha fazla akıcısızlığa yani daha fazla kekemeliğe sürükleyecektir.
Kekemelik terapilerinde kendinizi duyarsızlaştırmayı ön plana almalısınız. Kekemeliğe karşı duyarsızlaştırma olmadan yakalanan konuşma akıcılığının kalıcı olma ihtimali çok düşüktür.
Kekemelik terapilerindeki asıl amaç daha kolay kekelemeyi öğrenmek ve kekelememek için gösterdiğimiz gayretten vazgeçmek olmalıdır.
Kekemelik terapilerine başlamadan önce mutlaka kendinizi konuşurken ve kitap okurken videoya kaydedin. (Bu işlem sırasında bir tanıdığınızdan yardım alın çünkü yalnızken kekelemeyebilirsiniz) Daha sonra bu videoyu defalarca izleyip kekemeliğinizi iyice tanımalısınız. Kekemelik ile verilecek savaşta düşmanı tanımak çok işe yarayacaktır.
Kısa süreli kekemelik terapileri ile kalıcı bir akıcı konuşma elde etmeye çalışmak hayal kırıklıklarına yol açar.
Kronik kekemelik yaşayanlar için akıcı konuşmak hayat boyu mücadele anlamına gelmektedir. Kısa süreli eğitimlerin yararıda kısa süreli olacak ve hayal kırıklığı yaratacaklardır.
Kekemelikten kaçınmak ve hatasız konuşmaya çalışmak sizi kısır döngüye sokacaktır. Kekemelikten kaçındıkça daha çok stres ve kaygı yaşayacaksınız. Stres ve kaygı kekemeliğinizi arttıracaktır. Kekemelik arttıkça sizler yine akıcı konuşmak için gayret ve çaba içine girerek kekemelikten kaçınacaksınız ve kısır döngü tamamlanmış olacak. Oysa kekemelik ilanı, kolay kekemelik ve akıcılığı arttırma yöntemleri sizi doğru yola götüreceklerdir.
Kekemelik terapisine başlamadan önce mutlaka kekemelik sorununun kabul edilmesi gerekmektedir. Terapi sırasında ise "kekemelik ilanı" (insanlara kekeme olduğunuzu söylemek) konuşmanızı akıcı hale getirmede işini çok kolaylaştıracaktır.
Kekemelik yaşayan kişiler bu sorunlarından dolayı kendilerini suçlamaktadırlar. Ancak kekemelik kesinlikle kişinin kendi hatasından dolayı ortaya çıkmamıştır.
Söylemesi zor olan harfler yoktur. Kekemelik problemi yaşayan kişilerin korku ve kaygıları, bazı harflerin söylemlerini diğerlerinden daha zor hale getirir.
Kronikleşmiş kekemeliğin yüzde yüz tedavisi mümkün değildir. Ancak alınan yardımlar ile kekemelik kontrol altına alınabilir ve kekemelik şiddeti en az seviyelere indirilebilir.
Her zaman aynı şiddetle kekemelik sorunu yaşamayız. Stres, kaygı, uykusuzluk, yorgunluk, zaman baskısı vb durumlar kekemeliği şiddetlendirir.
Kekemelik evrenseldir. Tüm ülkelerde görülür. Dünyada yaklaşık 45 milyon ülkemizde ise yaklaşık 500 bin kişi kekemelik problemi yaşamaktadır.
Kekemelik başladıktan sonra ortaya çıkan engellenme duygusu, endişe ve utanç, kişinin sosyal yaşamı, işi ve kişiliğinde önemli sorunlara yol açabilir. Kekemeliği olan bireylerin daha fazla içe dönük olma, sosyal ortamlardan kaçınma eğiliminde oldukları belirtilmektedir. (Silverman,2004) Toplumdan kaçma, eğitimin sürdürülmesine engel olabilir ve akademik başarıyı etkileyebilir. Kekeleyen bireyler akıcı konuşan gruba oranla akademik performans açısından anlamlı biçimde daha düşük performans göstermektedirler. Bu durum akademik konularla ilgili sözel olarak yapmaları gereken şeylerden kaynaklanıyor olabilir. Kaygı ve kekemelik azaldığında bireyler genellikle daha iyi akademik performans gösterirler.
Kekemeliğin bireyin sosyal hayatında yarattığı olumsuzluklar, doğal olarak bireyin psikolojisi üzerinde de olumsuz etkilere yol açar. Yapılan pek çok araştırmada kekemelik anksiyete ve/veya depresyonla ilişkilendirilmiştir. Kekeme bireyler değerlendirilirken, konuşma kesintilerine eşlik eden psikolojik durum, kişilik özellikleri ve tutumlar da göz önüne alınmalıdır. Bir şeyler anlatmak isteyip anlatamayan, toplumun konuşma standartlarına kendini uyduramayan kekeme bireyde saldırgan davranışlar, isyan, kendine güvensizlik, aşağılık duygusu, suçluluk, düşmanlık, kaygı duyguları gibi olumsuz duygular oluşabilmektedir. Özellikle hayal kırıklığı, utanma ve kızgınlık sık gözlemlenir. (Öztürk,2002)
Size saldıran ve sizi yargılayan olumsuz iç sesimizi betimlemek için kullanılan patolojik eleştirmen özellikle kekemelik problemi yaşayan kişilerde çok acımasız ve çok konuşkandır. Sürekli olarak "yine başaramayacaksın", "yine '...' harfini söyleyemeyeceksin", "seninle dalga geçecekler", "rezil olacaksın" gibi gereksiz gevezelik yapan bu kötü iç ses en küçük hatamızı yakaladığında bizi hırpalar
Kekemelik problemi yaşayan bireylerin karşılaştığı önemli sorunlardan bir tanesi de nefes alış-veriş düzeninin sağlanamamasıdır. Stresin ve kaygının arttığı anlarda nefesimizi tutarak konuşmaya çalışırız ki bu imkansız bir durumdur. Yapılan hatalardan bir tanesi de nefesi almış olduğumuz nefesi sonuna kadar verip nefes bittikten sonra konuşmaya çalışmaktır. Azda olsa nefesi alırken konuşmaya çalışmak kekemelik problemi yaşayan bireylerin yaptığı hatalardan bir tanesidir. Yapılması gereken ise nefesi diyaframımıza acele etmeden sakince almak ve nefesi verirken konuşmaya başlamaktır.
Çocuğunuz eğer çok fazla televizyon e bilgisayar karşısında zaman geçiriyorsa bu konuşmasının gelişimini engeller ve kekemelik problemini yenmesine engel olur. Anne babanın televizyon izleme ve bilgisayar oynama saatlerine sınır koyması gerekmektedir.
Okul öncesi dönemi kekemelik problemi yaşayan çocuklarınızla her gün en az 20 dakika hikaye veya masal okuma etkinlikleri yapabilirsiniz. Bu okumalar sırasında dikkat edilmesi gereken konu; okumanın vurgulu, yavaş ve tane tane olmasıdır. Burada çocuğunuzun sizi örnek alarak vurgulu, yavaş ve tane tane konuşması hedeflenir. Çocuğunuz böylece daha rahat ve akıcı konuşabilecektir. Yine aynı şekilde çocuklarınızla günde 1 saat oyun oynamanız onların akıcı konuşmaları açısından çok önemlidir.
>> Oyun Oynama: Her gün en az 1 saat ( anne ile 30 dakika baba ile 30 dakika) çocuğunuzla onun istediği oyuncakla ve istediği şekilde oyunlar oynayın. Yine burada yukarıda belirtildiği gibi konuşma hızımızı oldukça düşürmemiz gerekmektedir. Burada oyunun eğitim oyuncaklarıyla değil de basit kurguları olan oyuncaklarla olması ( evcilik, tamircilik gibi) önemlidir. Çocuğunuz neyle oynamayı seviyorsa her zaman onun istediği şeyle oynayın. Unutmayın oyunlar ve oyuncaklar onların dünyasıdır.
Erken dönem kekemelik prbleminde 3 yaşını doldurmuş ve şartları uygun olan çocukların mutlaka kreşe ya da anaokuluna gönderilmesi gerekmektedir. Eğer bu mümkün değilse sık sık parka çıkarılıp yaş grubuyla oyunlar oynanması sağlanmalıdır. Yaşıtlarıyla iletişim kurması konuşma probleminin azalmasını sağlayacaktır.
2-6 yaş döneminde kekemelik problemi yaşayan çocuklar için dikkat edilmesi gereken diğer konu ise üzüntü, alay, ceza ve eleştiridir. Çocuğunuz kekelediği zaman onun farkedeceği şekilde üzülmek "yine konuşamadım ve anne babamı üzdüm" şeklinde algılanacak ve çocuğunuzu strese sokacaktır. Aynı şekilde konuşmasıyla alay etmeniz, konuşması yüzünden ona cezalar vermeniz stres ve kaygı seviyesini arttıracak ve konuşması daha da bozulacaktır.
2-6 yaş döneminde kekemelik problemi yaşayan çocukların ebeveynlerinin en çok dikkat etmesi gereken konu, çocuklarının konuşmalarına müdehale etmemeleridir. Çocuklar konuşurken sanki problem yaşamıyormuş gibi sakince dinlenmelidirler. Konuşmaları onlar yerine tamamlanmamalı ve kesinlikle sakin ol, heyecanlanma, biz seni dinleriz merak etme, yavaş konuş gibi uyarılarda bulunulmamalıdır.
2-6 yaş arasındaki çocukların dil gelişimleri oldukça hızlı ilerler. Bu yaş döneminde yer alan çocukların %4'ünde "Erken Kekemelik Dönemi" olarak adlandırılan konuşma problemi görülür. Bu çocukların %75'i (4 çocuktan 3 tanesi) sosyal destek sağlandığı ve doğru yaklaşım sergilendiği zaman, problemden kendiliğinden kurtulabilirler. Bu yaş döneminde yapılacak erken tanı ve önleyici müdahale yöntemlerinin de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Geriye kalan %1'lik kısmı ise kekemelik problemini kalıcı olarak yaşayabilirler.
Kekemeliğin genellikle 2-7 yaşları arasında ender olarak da yaşamın daha sonraki yıllarında başladığı belirtilmektedir.
Okul çağındaki çocukların %5'i konuşma bozukluğun sahip olup, kekemelik konuşma bozuklukları arasında %0.8'lik bir dilimi kapsamaktadır. Kekemeliğin çocuklarda yaygınlık oranı yabancı kaynaklarda %1 olarak görülürken, Ankara'daki ilkokul çocuklarında yapılan bir taramada yaygınlığın %1.6 ve %3.1 arasında bulunmuştur.
Kekemelik problemi yaşayan kişiler genellikle konuşma sırasında göz teması kuramazlar. Oysa ki kurulacak olan göz teması karşı tarafa "evet kekemelik problemi yaşıyorum ancak bu sorunumla savaşıp onu kontrol edebilirim" mesajı verecektir.
Kekemelik sırasında yaptığımız hatalardan bir tanesi nefesimizi tutmaktır. Öğrenip güçlendireceğimiz diyafram nefesi sayesinde bu sorundan kısmen kurtulabiliriz. Ayrıca diyafram nefesi vücudumuza daha fazla oksijen girmesini sağlayacak ve bu da kalp atışlarımızın yavaşlamasına dolayısıyla kaygılarımızı daha rahat kontrol etmemize olanak sağlayacaktır.
Akıcı ve anlaşılır konuşmanın en önemli konularından bir tanesi konuşma hızıdır. Hızınızın dakikada 85-110 kelime arasında olmasına dikkat etmelisiniz.
"Konuşabilecek miyim" Kaygısı Yerine, "Artık Konuşabiliyorum" Özgüvenini Kazanma Sahnesinde Sende Yerini Al!